بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

26 Ağustos 2010 Perşembe

La İlahe İllallah’ın Şartları

La İlahe İllallah’ın Şartları

Aşağıdaki yedi şart yerine getirilmediği taktirde “La İlahe İllallah” kelimesi söyleyen kişiye fayda vermez.

1. İlim:

“La İlahe İllallah” ın manasını bilmektir. Bu kelimenin başlangıcı inkar, devamı ise tasdiktir. ‘La ilahe’ inkar, ‘illa’ istisna edatı, ‘illallah’ ise istisna edatıyla beraber ispattır. Bu söz, Allah’ın (c.c.) dışındaki bütün ilahları ortadan kaldırmaktadır.

Bu kelimeyi manasını bilmeden söylemek, kişiye fayda vermez. Çünkü bu kimse bu kelimenin neye delalet ettiğini bilip buna inanamaz. Bunun durumu yabancı bir dili konuşup bir şey anlamayan kimse gibidir.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

“Bil ki Allah’tan başka ibadete layık ilah yoktur.” (Muhammed: 47/19)

“Ancak bilerek hak için şehadette bulunanlar bundan müstesnadır.”(Zuhruf: 43/86)

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

“Kim ‘La ilahe illallah’ın manasını bilerek ölürse Cennete girer.” (Müslim, İman: 10.)

“La İlahe İllallah” ın manası; ‘Allah’tan başka kendisine kulluk edilecek hiç kimse yok’ demektir.

İbadet; Allah’ın (c.c.) sevdiği ve razı olduğu bütün gizli ve açık ameller ve sözlerdir.

2. Yakin:

“La İlahe İllallah” ın kemalidir. Yakin, şevk ve şüpheyi giderir.

Allah(c.c.) şöyle buyuruyor:

“Müminler ancak, Allah’a ve Rasûlü’ne iman edip, sonra da imanlarında şüpheye düşmeden Allah yolunda malları ve canları ile cihat eden kimselerdir. İşte sadıklar onlardır.” (Hucurat: 49/15)

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

“La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah’a şehadet ederim, Allah’ın huzuruna bu ikisinde şek etmeden çıkan kimse Cennete girer.” (Müslim, İman: 10.)

3. İhlas:

Şirki reddetmektir.

Allah(c.c.) şöyle buyuruyor:

“Halis din ancak Allah’ındır.” (Zümer: 39/3)

“Onlar dini Allah’a halis kılarak ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmalıdır.” (Beyyine: 98/5)

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

“Kıyamet Günü insanlar arasında benim şefaatime erecek olan en mutlu kişi, kalbinden ihlaslı bir şekilde ‘La ilahe illallah’ diyendir.” (Buhari, İlim: 33, Rikak: 51, Ahmed: 1/173-174.)

4. Sıdk:

Nifağa engeldir. Münafıklar dilleriyle hakkı söylemekte, fakat kalben inkar etmektedirler.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

“Allah İbadette sadıkları bilecek, yalancıları da bilecektir.” (Ankebut: 29/3)

“Doğruyu getiren ve onu tasdik edene gelince, işte onlar sadıklardır.”(Zümer: 39/33)

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Kim Allah’tan başka ibadete layık ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasulü olduğuna kalbi ile tasdik ederek ölürse,Cennete girer.”(Ahmed b. Hanbel, Müsned.)

5. Muhabbet:

Bu kelime münafıkların yaptıklarının aksine Allah’ı (c.c.) ve Allah’ın sevdiklerini sevmektir.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

“İnsanlardan bazıları Allah’tan başkasını Allah’a eşler tutar, onları Allah’ı sevdikleri gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler.” (Bakara: 2/165)

Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Üç haslet vardır ki, kimde bulunursa, imanın tadını almıştır .Allah ve Rasulünü herkesten daha çok sevmek, kişiyi ancak Allah için sevmek. Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmekten, Cehennem ateşine atılacakmış gibi korkmak.” (Buhari, İman: 8, 13; Müslim, İman: 67; Tirmizi, İman: 10; Nesai, İman: 3; İbni Mace, Fiten: 23.)

6. Bu kelimenin gerekleriyle amel etmek:

Bunlar, Allah’ın (c.c.) rızasını kazanmak amacıyla, ihlasla yapılan amellerdir. Bu davranış, tam bir teslimiyetin gereğidir.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Rabbinize yönelin ve O’na teslim olun.” (Zümer: 39/54)

“Kim ihsan sahibi olarak özünü Allah’a teslim ederse, o kopmayan bir kulpa (La İlahe İllallah’a) yapışmıştır.” (Lokman: 31/22)

7. İnkarı Yok Edici Kabul:

Allah’ın (c.c.) emirlerine bağlılık göstermek, emrettiklerini yaparak yasakladıklarından kaçınmak.(Fethu’l-Mecid: 91.)

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Alalha İtaat Etmeyene İtaat Edilmez



Allah’a İtaat Etmiyene,İtaat Edilmez

(NİSA suresi 34. ayet)
الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاء بِمَا فَضَّلَ اللّهُ بَعْضَهُمْ عَلَى بَعْضٍ وَبِمَا أَنفَقُواْ مِنْ أَمْوَالِهِمْ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّهُ وَاللاَّتِي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلاَ تَبْغُواْ عَلَيْهِنَّ سَبِيلاً إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلِيًّا كَبِيرًا
Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah’ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.

(NİSA suresi 59. ayet)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) deitaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah’a ve ahirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah’a ve Resûl’e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir.

(NİSA suresi 64. ayet)
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلاَّ لِيُطَاعَ بِإِذْنِ اللّهِ وَلَوْ أَنَّهُمْ إِذ ظَّلَمُواْ أَنفُسَهُمْ جَآؤُوكَ فَاسْتَغْفَرُواْ اللّهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُواْ اللّهَ تَوَّابًا رَّحِيمًا
Biz her peygamberi -Allah’ın izniyle- ancak kendisine itaatedilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileseler, Resûl de onlar için istiğfar etseydi Allah’ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı.

(NİSA suresi 69. ayet)
وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَالرَّسُولَ فَأُوْلَـئِكَ مَعَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاء وَالصَّالِحِينَ وَحَسُنَ أُولَـئِكَ رَفِيقًا
Kim Allah’a ve Resûl’e itaatederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır!

(NİSA suresi 80. ayet)
مَّنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللّهَ وَمَن تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا
Kim Resûl’e itaat ederse Allah’aitaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!.

(MÂİDE suresi 92. ayet)
وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَاحْذَرُواْ فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُواْ أَنَّمَا عَلَى رَسُولِنَا الْبَلاَغُ الْمُبِينُ
Allah’a itaat edin, Resûle de itaatedin ve (kötülüklerden) sakının. Eğer (itaatten) yüz çevirirseniz bilin ki Resûlümüzün vazifesi apaçık duyurmak ve bildirmektir.

(ENFÂL suresi 1. ayet)
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الأَنفَالِ قُلِ الأَنفَالُ لِلّهِ وَالرَّسُولِ فَاتَّقُواْ اللّهَ وَأَصْلِحُواْ ذَاتَ بِيْنِكُمْ وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber’e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah’tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaatedin.

(ENFÂL suresi 20. ayet)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَوَلَّوْا عَنْهُ وَأَنتُمْ تَسْمَعُونَ
Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlüne itaat edin, işittiğiniz halde O’ndan yüz çevirmeyin.

(ENFÂL suresi 46. ayet)
وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُواْ فَتَفْشَلُواْ وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُواْ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

(TEVBE suresi 71. ayet)
وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَـئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللّهُ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaatederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir.

(NAHL suresi 120. ayet)
إِنَّ إِبْرَاهِيمَ كَانَ أُمَّةً قَانِتًا لِلّهِ حَنِيفًا وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
İbrahim, gerçekten Hakk’a yönelen, Allah’a itaat eden bir önder idi; Allah’a ortak koşanlardan değildi.

(TÂHÂ suresi 90. ayet)
وَلَقَدْ قَالَ لَهُمْ هَارُونُ مِن قَبْلُ يَا قَوْمِ إِنَّمَا فُتِنتُم بِهِ وَإِنَّ رَبَّكُمُ الرَّحْمَنُ فَاتَّبِعُونِي وَأَطِيعُوا أَمْرِي
Hakikaten Harun, onlara daha önce: Ey kavmim! demişti, siz bunun yüzünden sadece fitneye uğradınız. Sizin Rabbiniz şüphesiz çok merhametli olan Allah’tır. Şu halde bana uyunuz ve emrime itaat ediniz.

(MÜ’MİNÛN suresi 34. ayet)
وَلَئِنْ أَطَعْتُم بَشَرًا مِثْلَكُمْ إِنَّكُمْ إِذًا لَّخَاسِرُونَ
“Gerçekten, sizin gibi bir beşereitaat ederseniz, herhalde ziyan edersiniz.”

(NÛR suresi 47. ayet)
 وَيَقُولُونَ آمَنَّا بِاللَّهِ وَبِالرَّسُولِ وَأَطَعْنَا ثُمَّ يَتَوَلَّى فَرِيقٌ مِّنْهُم مِّن بَعْدِ ذَلِكَ وَمَا أُوْلَئِكَ بِالْمُؤْمِنِينَ
(Bazı insanlar:) “Allah’a ve Peygamber’e inandık ve itaatettik” diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir gurup yüz çeviriyor. Bunlar inanmış değillerdir.

(NÛR suresi 51. ayet)
إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak “İşittik ve itaat ettik” demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.

(NÛR suresi 56. ayet)
وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber’e itaat edin ki merhamet göresiniz.

(ŞUARA suresi 108. ayet)
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُون
Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.

(ŞUARA suresi 110. ayet)
فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Onun için, Allah’tan korkun ve bana itaat edin.

(ANKEBÛT suresi 8. ayet)
وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حُسْنًا وَإِن جَاهَدَاكَ لِتُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.

(AHZÂB suresi 33. ayet)
وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَى وَأَقِمْنَ الصَّلَاةَ وَآتِينَ الزَّكَاةَ وَأَطِعْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيرًا
Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resûlüne itaatedin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.

http://mehmetselimpolat.wordpress.com/2010/05/13/allaha-itaat-etmiyeneitaat-edilmez/

http://www.sarktelgraf.com/haberdetay/6062-allaha-itaat-etmiyene,itaat-edilmez.html

http://msp1955.blogcu.com/itaat-etmeyene-itaat-edilmez/4615580


14 Ağustos 2010 Cumartesi

Köleyi Hürriyetine Kavuşturmak

236) Köleyi Hürriyetine Kavuşturmak

Bu bölümdeki bir ayet ve iki hadisten, köle azad edebilecek meblağı gözden çıkarıp vermenin nefse çok zor gelen bir harcama olduğuna, azad edilen kölenin herbir organı için azad edenin tüm organlarının cehennem ateşinden korunacağını, azad edilecek kölenin değer ve kıymetinin yüksek oluşuyla sevabının da yüksek olacağını öğreneceğiz. [1]

"Ama o sarp yokuşu tırmanıp geçemedi. Bilir misin nedir o sarp yokuş? İnsanoğlunu bütün sömürü ve boyunduruklardan kurtarmaktır." (Beled, 90/11-13)

1361. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Kim müslüman bir köleyi âzat ederse, Allah Teâlâ onun her uzvuna karşılık âzat edenin bir uzvunu cehennem ateşinden kurtarır. Hatta üreme uzvuna karşılık üreme uzvunu da ateşten âzat eder."[2]

1362. Ebû Zer radıyallahu anh şöyle dedi:

– Yâ Resûlallah! Yapılan işlerin hangisi daha faziletlidir? diye sordum,

– "Allah'a iman ve Allah yolunda cihad etmek" buyurdu.

– Hangi köleyi âzat etmek daha faziletlidir? dedim,

– "Sahibi yanında en kıymetli ve fiatı en yüksek olanı" buyurdular.[3]

* Kölelik yani Rakabe kelimesi esasen boyun anlamına gelir. Böyle denilmesinin sebebi kölenin manen boynundan bağlanmış gibi olduğuna işaret etmek içindir. Erkeğine köle kadın cinsine de cariye denir.

Bugün kölelik müessesesi kitaplarımızda yazıldığı gibi savaştan elde edilen köle pazarlarında alınıp satılan çeşidiyle yoktur, fakat Kur'an'daki ve hadislerdeki köle azadı ile alakalı ayetler (Nisa: 4/92; Maide: 5/89; Mücadele: 58/3) ve hadislere göre bugünkü müslüman, bu köleyi hürriyetine kavuşturma işini nasıl yapacaktır?.

Bu soru her zaman herkes tarafından sık olarak sorulur ve cevap bulunmaz. Bizim kanaatimiz şudur ki, bugün bağımlılık diyebileceğimiz hastalığa kapılmış kişilerin kurtarılarak bağımsızlığa kavuşturulması gerekir.

Meşru ölçüler içerisinde büyük borç altında kalmış ve yoksulluğun tutsağı haline gelmiş kimselerin kurtarılması gerekir veya müslüman olduğundan dolayı siyasi tutuklu durumunda olan siyasi tutuklular ve müslüman olduğu için terörist kabul edilen kimselerin içinde bulundukları tutsaklıklardan kurtarılmaları demektir. Özlü söylemek gerekirse, Beled: 90/13'de belirtildiği üzere müfessir.

Beğavi tarafından nakledilen İkrime ve müfessir Fahreddin Razi'nin yorumu olarak "İnsanoğlunun tüm boyunduruklarından kurtarılması" demektir.

Bu boyunduruk, bu zincir, bu tutsaklık, bu sömürü sosyal, ekonomik veya politik biçimlerini de kapsar. Dolayısıyla siyasi yasaklılar bir tutsaktır, değişik usta ve sanatkarlar yine ayrı bir ekonomik tutsak durumundadır. Sosyal hayatta namusunu satılığa çıkaran kadınlar da bir nevi tutsaktır. Hepsinin değişik şekillerde kurtarılması gerekir. [4]


Riyazüssalihin:

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 390.

[2] Buhârî, Keffârât 6; Müslim, Itk 22–23. Ayrıca bk. Tirmizî, Nüzûr 14.

[3] Buhârî, Itk 2, Keffârât 6; Müslim, Îmân 136. Ayrıca bk. İbni Mâce, Itk 4.

Değişik bir fazilet hakkında bkz. 1288.

[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 390-391.

Big HugRunningJeepDuel GunsBible 2GrenadeProudGrenadeBible 2It

Diğer Listelerim