بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيمِ

5 Eylül 2022 Pazartesi

SIK KEMERİ ZAM GELİYOR

 ZAM GELİYOR-şiir

 


ZAM GELİYOR-şiir

* Zam geliyor,zam geliyor. Sık kemeri zam geliyıor. Benzinede Zam geliyor. Arabaya zam geliyor. Gelince de tam geliyor. * Baba,kömür al,zam geliyor. Ana,Ekmeğede zam geliyor. Et,Süt Yine zamlanıyor. Zam geliyor,Zam geliyor. Gelincede tam geliyor. * Yüzde üçyüz zam yedik. Yine doymadık,az dedik. Arlanmadık OY verdik. Sık kemeri zam geliyor. Gelincede tam geliyor. * Zamlı,Tüp gaz alamadım. Ben,Adaleti bulamadım. Param yok,çalamadım. Zam geliyor,zam geliyor. Sık kemeri zam geliyor. * Cepimde metelik kalmadı. Hanım kilot,çorap almadı. Kemerimde delik kalmadı. Sık kemeri zam geliyor. Gelincede tam geliyor. * Oğlum hasta,Kızım saralı. Hastalanma doktur paralı. Fakir-Fukara çok yaralı. Zam geliyor zam geliyor. Sık kemeri zam geliyor. * Her şey dört kat zamlandı Başbakan zam yok dedi. Ahmaklar yine OY verdi Sık kemeri zam geliyor. Gelincede tam geliyor. * Aha,Hırsızlık had safhada. Hırsız,Suçsuz karakolda. Sanık,Tanık oldu Adliyede. Sık kemeri zam geliyor. Gelincede tam geliyor. * At molotof bir şey olmaz. Delikanlı bu,yaş on sekiz. Çocuk sayıldı,Ceza yemez. Sık kemeri zam geliyor. Gelincede tam geliyor. * Zengin arabayı dağdan aşırdı. Fakir düz ovada yolun şaşırdı. OY zamanı sırtımız kaşındı. Sık kemeri zam geliyor. Gelincede tam geliyor. * Yol Yol yapılmıış neyime, Gidecek arabam yok evime. Zamlandı,Para girmez cepime. Sık kemeri zam geliyor. Gelincede tam geliyor. * PKK’nin zalimleri aflandı. Vuran vurdu adliyede aklandı. Ortalık birden bire zamlandı. Sık kemeri zam geliyor. Gelincede tam geliyor. * Ameline göre amir olur başına. Amir yiyer,sen gidersin işine. Su kattın yine pişmiş aşına. Sık kemeri zam geliyor. Gelincede tam geliyor. * Her şeyin başı oy babo oy oy. Zam gelince,sol cepine koy . Olan oldu,İster çalış,ister soy. Zam geliyor,zam geliyor. Sık kemeri zam geliyor. Gelincede tam geliyor. * mehmet selim polat *Kayıt Tarihi : 14.1.2011  08: 13: 00
*

25 Ocak 2022 Salı

Reçete-Şiir

14 Eylül 2019 Cumartesi

ATATÜRK MİLLİMİYDİ?

M.F.GÜLEN'İN TALEBELERİ BİZİ YÖNETİYOR.

BUNLARIN HEPSİ AYNIDIR.YARGI BAĞIMSIZ DEĞİLDİR.
https://youtu.be/BNWmW3tALJU

13 Eylül 2019 Cuma

ATATÜRK'ÜN HAYATI

"ATATÜRK'E 15 YAŞINDA BEKARETİMİ VERDİM." 
Kanuni Sultan Süleyman'dan sonra Atatürk'ün de Cinsel Hayatı Tartışmaya Açıldı.
26 Ocak 2011, 20:52

Kanuni'nin cinsel hayatı ile ilgili tartışmalar sürerken bu kez de Atatürk'ün cinsel hayatı tartışılmaya başlandı.

Show TV'nin Kanuni Sultan Süleyman'ın hayatının anlatıldığı yeni dizisi Muhteşem Süleyman ile ilgili tartışmalar sürerken, bu kez de Atatürk'ün cinsel hayatı tartışılmaya başlandı.

Kanuni Sultan Süleyman'ın yatak odası ile başlayan tartışmalar, televizyon programlarında tüm padişahların cinsel hayatlarının sorgulanmasına kadar uzadı. Kimi tarihçiler, bunun o dönemlerde normal bir durum olduğunu ve günümüzle kıyaslanmaması gerektiğini belirtirken, bazı kesimler de bu tartışmaları farklı alanlara çekiyor.

ATATÜRK'ÜN CİNSEL HAYATI TARTIŞLIYOR.
Televizyon kanallarında padişahların cinsel hayatı tartışırken, internette ise bambaşka bir tartışma başladı ve Atatürk'ün cinsel hayatı mercek altına alındı.

İnternetteki tartışmalar ise, Atatürk ile 15 yaşındayken 5 yıl boyunca birlikte olduğu ve bugünlerde bacağı kesileceği açıklanan ünlü yıldız Zsa Zsa Gabor üzerinden yürüyor.

Zsa Zsa Gabor'un hayatını anlatan ve hatıralarına yer verilen 1991 yılında yayınlanan One Lifetime is not Enough isimli kitapta Atatürk ile yaşadığı c,nsel deneyim, tartışmaların ana konusunu oluşturuyor. Tartışmalarda, Tarihçi-Araştırmacı Cezmi Yurtsever'in sitesinde yayınladığı kitaptan alıntılanan Aatatürk'ün cinsel yaşamıyla ilgili bölüme yer veriliyor.

'ATATÜRK'E 15 YAŞINDA BEKARETİMİ VERDİM'
Zsa Zsa Gabor, Cezmi Yurtsever'in sitesinde yer alan kitabın o bölümünde, Atatürk'le ilk gününü ve yaşadığı cinsel deneyimi şöyle anlatıyor;

"Açılan büyük bir kapının ardından içeriye girdim.Heyecandan kalbim deli gibi çarpıyordu.Mermer taşla döşenmiş yoldan geçerek bahçe içindeki eve doğru yöneldim. Çok büyük bir zeytin ağacı evin girişini gölgeliyordu. Hipnotize olmuştum. Üst kata çıktım. Atatürk el işlemesi geniş bir gürgen koltuğa oturmuştu. Arkası bana dönüktü.Yanındaki masa üzerinde duran nargilesini içiyordu.

Kemal Atatürk, Tanrı'nın insanlığa ender gönderdiği bir kurtarıcı, politika ustası ve korkusuz bir savaşcıydı. O yarı insan yarı tanrıydı. Orta yaş döneminde dahi Atatürk'ün seks aktiviteleri yakın çevresi tarafından biliniyordu. Bakırımsı kırmızı renkli kadife koltuğa- yanına- oturmamı söyledi.Büyülenmişcesine Atatürk'ün emrini yerine getirdim.Nargilesinin hortucunu bana doğru uzattı ve içmemi söyledi.Dumanı içime çektim.Diğer elinde tuttuğu rakıyı yudumlayarak içtim.

Atatürk ile beraberliğimin bundan sonrasını ilk defa açıklıyorum. Dans eden dansözlerin odadan çıkmalarını istedi.İkimiz baş başa kalmıştık. Henüz 15 yaşındaydım. Çocuk denecek kadar genç sayılırdım. Atatürk 56 yaşında olgun bir erkekti. Buna rağmen ürküntü duymuyordum.

Rakının verdiği sarhoşlukla olsa gerek kendimi rüyada hissediyordum. Atatürk'e bekaretimi verdim. Atatürk benim ilk erkeğimdi. Şeytani bir çekicilikle, benimle deliler gibi sevişti. O, genç bir kadının nasıl mutlu edileceğini çok iyi biliyordu. Atatürk, aklıma her geldiğinde O'nun tüm kadınları doyuma ulaştıracak gücü olduğunu düşünürüm. Atatürk, profesyonelce sevişen bir tanrı, bir kraldı."

ZSA ZSA GABOR KİMDİR?
Gabor, Tatar bir ailenin kızı. Budapeşte'de kalabalık bir ailede doğdu. Güzelliğinden dolayı daha 13 yaşında Macaristan güzellik kraliçesi oldu. 1930'lu yıllarda Atatürk ile tanıştı ve 5 yıl boyunca birlikte oldular. Atatürk öldükten sonra 1949 yılında George Sanders ile evlendi ve 1954 yılında boşandı.

Gabor, Hollywood'a geldikten sonra da döneminin en güzel ve çekici kadınlarından biri olarak anıldı. 1958 yılında "En Göz Alıcı Aktris" kategorisinde Altın Küre'yi kazanan Gabor'un, Televizyon kategorisinde Hollywood Ünlüler Kaldırımı'nda yıldızı bulunuyor.

Zsa Zsa Gabor'un hayatı ve hatıraları 1991 yılında yayınlandı ve Gabor, One Lifetime is not Enough isimli kitapta Atatürk ile olan ilişkisini anlattı.

Şu anda 93 yaşında olan aktrist, geçtiğimiz hafta hastaneye kaldırıldı ve bacağındaki büyük yaranın kangrene döndüğü belirlendi. Ünlü yıldızın sağ bacağının dizden aşağısı önümüzdeki günlerde kesilecek.

ROTA HABER
https://www.facebook.com/notes/resimlerin-dili/atat%C3%BCrke-15-ya%C5%9Finda-bekaretimi-verdim-kanuni-sultan-s%C3%BCleymandan-sonra-atat%C3%BCrk%C3%BCn-/184432954920874/

SİYASETCİ İŞTE BÖYLE KIVIRIR


OSMANOGULLARIN DRAMI

OSMANOGULLARIN DRAMI
Osmanli'nin o hasmetli ve izzetli insanlarinin torunlari bir gecede Avrupa'ya atildigi zaman, kimse onlarin halini hatirini sormadi. Hanedan sülalesinin erkekleri ekseriyetle askerdi, meslekleri disarida geçmedi. Buradaki mallari da tarümar edildi. Ayrilacaklari gece evlerini soydular ve Türkiye'nin disinda hepsi aç birakilip öz vatanlarindan uzakta ölüme terkedildiler.
•••
Hanedan mensuplarindan çogu, Sultan Vahidettin basta olmak üzere Sam'da Selimiye Camii Serifinin avlusunda medfundur. Halife Abdülmecid Efendi Medine'de Cerinet'tül Bakiye defnolunmustur. Paris Camii'nde cenazesi 10 sene beklemistir. Kendisi öyle vasiyet ettigi için
1944'den 1954 e kadar mücadele edilmistir. Bir Ali Osman'a yakisan da böyle vatan topragina gömülmeyi istemektir.
Mesela O'nun oglu Sehzâde Ömer Faruk Efendi Misir'da vefat etti. Misir bir Müslüman topragi oldugu halde Türkiye'de isbasina gelen herkese mektup yazmistir. "Her türlü siyasî haktan mahrum olarak vatanda yasamama müsaade edin. Bogaziçi'nde balikçilik yapmaya raziyim" diye Cemal Gürsel'e bile mektup yazdi. Sonunda kabul edilmeyecegini anlayinca, o sirada Hanedan hakkinda bir yazi yazmis bulunan rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti'ye bir mektup yazarak "Bizi vatana kabul etmeyeceklcrinden emin oldum. Bir zarfin içine Allah rizasi için bir avuç vatan topragi koyun da hiç olmazsa kabrime konulsun" diyecek kadar vatan hasreti içinde kivranmis bir insandi.
Bunun diger bir misali de Sultan Abdülhamid'in kizlarindan birisi olan Zekiye Sultan'dir. Kocasi da Gazi Osman Pasa'nin ogludur. Nice'de vefat ettiginde vasiyet etti ki, "bir gün müsait olursa beni vatan da defnedin". Bu sebeple cenazesi Nice'deki bir kilisede tahnit edilmis (ilaçlanmis) olarak 30 sene bekledi. Sonunda kilise mensuplari götürüp bir yere defnettiler.
•••
...Sultan Vahdettin aç'ti. Öldügü zaman Italyan bakkallarina 150 bin liret borcu vardi. Tabutuna haciz karari geldi.
Ve "Bu tabut para ödenmeden kaldirilamaz" diye tabuta yazi asildi. Abdülmecid Efendi'nin oglu ve Sultan Vahdettin'in damadi Ömer Faruk Efendi ve bir kaç kisi, mutfak kapisindan tabutu kaçirdilar, Sam'a götürüp defnettiler. Sonradan kizi, Italyan bakkallarin borcunu ödedi.
•••



Vahidettin Italya'ya ilk gittigi zaman, San Remo'da kiralik bir villada kalmaya basladi. Oradayken Kral Emanuel, Vahdettin'e bir yaver gönderdi. "Ulkenin muhtelif yerlerinde saraylarim vardir. Zatiali nerede oturmak istiyorsa emrine" amadedir. Kendisine aylik su kadar liret tahsis edilmistir" dedi. Sultan Vahdettin bunlarin hiçbirisini kabul etmedi. Yaveri Miralay Fahri Engin o sirada tercümanlik yapiyordu. "Efendim bu kadar ikrami reddediyorsunuz. Herhalde mutfaginizda kuru sogan bile olmadigini bilmiyorsunuz" dedi. Bunun üzerine Vahdettin "Fahri Bey, Maiyeti saniyemde bulunmaya mecbur degilsiniz. Zor geliyorsa ayriliniz. Ben Müslümanlarin halifesi sifatiyla bir gayri müslim hükümdarin ihsanini kabul edemem" dedi.
•••
Mahmut Sevket Efendi'yi ziyarete gitmistik. Bir Fransiz kasabasinda oturuyordu. O siralar kizi Avinyon'da ameliyat olmus. Birlikte onu ziyarete gittik. Odasina girdigimiz zaman kizi konusamiyordu. Mahmud Sevket Efendi "Nermin" diye sesleniyor, kizinda cevap yok. Nermin isaretle kagit kalem istedi, bulduk. Yazdi ki "ameliyat ederken yanlislikla dilimi kestiler konusamiyorum." O adamin karyolanin üzerine bir abanisi yardi. Dünyada bir kizim var, bundan sonra o da böyle dilsiz mi kalacak?" diye. Ben hayatimda, aniden bir insan yüzünden böyle ter aktigini görmedim. Sonra bana döndü dedi ki: "Osmanogullarinin dramini yazip bizi aleme mi acindiracaksin? Hiristiyanlara da "Müslümanlari asirlarca zaferden zafere kosturmus bir aileden iste böyle intikaminizi aldiniz, sizin arzu ettiginizden daha büyük facialara sürüklendiler? diye mi göstereceksin?" Bu söz, onlarin gurbet hayatini anlatirken daima kulaklarimda çinladi.
Düsünün ki bir sehzade ölmüstür. Belediye kendi imkanlari ile bir mezarlik yeri vermedigi için, cenazesi Mans Denizine atilmistir. Bu, Sultan Abdülhamid'in ogludur.

Yine Nice'de parkta bir sehzade ölü olarak bulunuyor. Bankada son nefesini vermeden bir mektup yazmis ve gögsüne ilistirmis. Mektupta söyle diyor. "Benim ölümümden kimseyi mesul tutmayin, ben açliktan ölüyorum. Yelegimin iç cebinde beni Islamî usullere göre Müslüman mezarligina defnedecek para vardir." Fransiz polisinin degerlendirmesi de "daha birkaç ay yasayacak kadar parasi oldugu halde cenazesini düsünüyor, bu enayiymis" oluyor.
•••
Abdulhakim Arvasi (rahimehullah) 1940'larda buyurmus ki: "Biz Sultan Aziz'in ahini çekiyoruz. Sultan Hamid'in ahina daha sira gelmedi. Biz bu hanedana yapilan zulme kayidsizligimizin cezasini çekiyoruz. Hanedan bedduasi müthistir. Bizim ecdadimiz, hanedan bedduasindan korkardi. Çünkü onlarin liderlikleri Allah'in tensibi takdiri ve kendi bileklerinin hakkiydi. Birçok Avrupa ülkesinde oldugu gibi, kimse onlari Türk Milletinin basina memur olarak koymamistir.
Bu aksamdan itibaren
Osmanli Hanedani' ndan hiç kimse kalmayacak
Osmanli hanedaninin bütün erkekleri bu gün aksama kadar hudutlarimizi terke mecburdurlar. Malum oldugu gibi bunlarin bir kismi dün muhtelif yerlere gitmisler, bir kismi da bugün gitmek üzere kalmislardir. Hanedan azasi önce gidecekleri yerleri tespit ettikten sonra polis müdürlügü gidecekleri memleketlere kadar aile biletlerini almis ve harcirahlarini vermistir. Polis Müdür Muavini Kamil Bey ayrica hanedan azasinin her birine birer senet mukabilinde bin lira (125 sterlin) vermistir.
Vali Haydar ve Emniyeti Umumiye Müdürü Muhittin beylerin verdikleri izahata göre bu alelhesap verilmis bir miktar olup bir müddet sonra gidenlere ihtiyaçlarini temin etmek üzere para gönderilecektir.
Aksam 7 Mart 1925
Tarih 10 Mayis 1928. Devrin Maarif Vekili Bay Necati, Ankara'da bir gösteriyi izlerken. Necati'nin ismi, Kuran'i tarihe gömme çalismalarindan ötürü(!) önemli caddelere verilmistir. Ankara'daki meshur Necati Bey caddesi de bunlardan biridir.
BAY NECATININ OLÜMÜ
Onk. Dr. Haluk Nurbaki
Rahmetli babam o zamanlar Konya'nin tek gazetesi olan "Babalik" gazetesinin basyazari idi. Ondan isittigim su olayi aynen naklediyorum:
"Devrin ilk Maarif Vekillerinden (Milli Egitim Bakani) Necati Konya'ya gelmis ve Latin harflerinin üstünlügünü(!) anlatmak üzere bir konferans düzenlemisti. Sehrin her tarafina yapistirilan ilanlarda:
"Eski Harflerle Birlikte Kur'an'i da Tarihe'e Gömdük" yaziyor ve konferansin ertesi gün saat 10'da verilecegi belirtiliyordu.
Aksam, mükellef bir ziyafet verildi. Yemekten sonra bay Necati, ani bir apandist krizine yakalandi ve hemen hastahaneye kaldirilarak ameliyat edildi. Gösterilen itinayi anlatmaya lüzum yok, bütün hastahane hatta Konya ayakta idi. Bay Necati kurtulmus, fakat ne çare ki haddini asarak Kur'an'a dil uzatmisti. Gece yarisi, imkansiz denebilecek bir sey oldu ve Bay Necati'nin yatagi yan demirinden kirildi. Hasta yere düsmüs ve ameliyat yeri patlamisti. Ertesi gün saat 10'da, yani konferansin yapilacagi bildirilen saatte öldü."
Kur'an'i tarihe gömmek isteyenler, tarihin en kokusmus sahifelerine gömüldüler.
Kaynak: Zafer dergisi, sayi: 213, 1994

Hazirlayan: Muhammed Faruk


3 Eylül 2019 Salı

GURBET-şiir


Gurbet çok zor,gurbetteyim.
Ben Vatanım da, gurbetteyim.
Giyinmem garip,yemem garip.
Ben Garibanım,gurbetteyim.
*
Avrupayı getirdik vatana.
Satılıktır vatan,alan alana.
Namusumuz oldu beş para.
Kimliğim değişti.gurbetteyim.
*
Midye,salyangoz,domuz.
Yer yediririz,gelsin döviz.
Atalarımızın ruhuna ne deriz.
Din masalmış,gurbetteyim.
*
Sokakta gezemem,bana gülerler.
Gel kardeş anlatayım neler neler.
Babamızı doğurdu,namuslu nineler.
Kültürmü değişti? , ha..gurbetteyim.
*
İçki içer,dans ederiz diskoda.
Kısa giyer soyunuruz,oldu moda.
Piç doğurmuş,meşru oldu sonunda.
Anlaşılan garibim,gurbetteyim.
*
Bilmiyorum,burası,Yunanistanmı? .
İtalyan mı? ,Alman mı? ,Fıransamı? .
Boşuna savaşmışız,bunun anlamı.
Gurbete gitmeden,ben gurbetteyim.
*
Mehmet Selim Polat


AYET ve HADÄ°SLER

1 Eylül 2019 Pazar

VURAN İNSAN DEĞİL VURAN YASADIR



21 Ağustos 2019 Çarşamba

KADIN DÖVÜLÜR MÜ?

KADIN DÖVÜLÜR
Nisa Suresi - Ayet 34

اَلرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ بِمَا فَضَّلَ اللّٰهُ بَعْضَهُمْ عَلٰى بَعْضٍ وَبِمَا اَنْفَقُوا مِنْ اَمْوَالِهِمْ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّٰهُ وَالّٰتٖى تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِى الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ فَاِنْ اَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا عَلَيْهِنَّ سَبٖيلًا اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلِيًّا كَبٖيرًا
Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar.
Çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır.
Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar.
Allah'ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da "gayb"ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin,
onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız)
onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah, çok yücedir, çok büyüktür.
---------------------
20 - Taha Suresi - Ayet 132

وَاْمُرْ اَهْلَكَ بِالصَّلٰوةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا لَا نَسْپَلُكَ رِزْقًا نَحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوٰى
Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et.
Senden rızık istemiyoruz.
Sana da biz rızık veriyoruz.
Güzel sonuç, Allah'a karşı gelmekten sakınmanındır. 


AYET ve HADÄ°SLER

ALLAHI ZİKRETMEK

Allahı Zikretmek Demek Allah Resulünün Getirdiği Gerçek Kaideleri Hayata Uygulamaktır
بســـم الله الرحمن الرحيم

Allah'ı Zikretmek Demek, Allah Resulünün Getirdiği Gerçek Kaideleri Hayata Uygulamaktır
Allah'ı zikretmek demek, Allah Resulünün getirdiği gerçek kaideleri hayata uygulamaktır.

Yani, bir başka deyimle Kur'anın emirlerine sımsıkı sarılmaktır. Her kim Kur'ana inanmaz, Onun içindeki düsturları kendisi için hayat düsturu haline getirmezse, Allah'dan yüz çevirmiş, şeytanla dost olmuş demektir.

Buna Allah-u Teala şöyle işaret buyurmaktadır:

Kim benim zikrim olan Kur'an'dan yüz çevirirse, kuşkusuz onun için çok dar bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu kör olarak haşrederiz. “Rabbim Beni neden kör olarak haşrettin? Halbuki ben gören bir kimseydim” der. Allah da “İşte böyledir, sana ayetlerimiz gelmişti, fakat sen onları unutmuştun. İşte bugün de ben seni öyle unutmaktayım” buyurur.” (Taha: 124)

Bu ayetler, zikrin ancak Kur'an ayetleri olduğunu belirtmektedir.

Demek ki, bir kimse, gece gündüz Allah'ı zikretse, fakat Allah'ın zikri olan Kur'ana uygun bir hayat yaşamasa, böyle bir kimse şeytanın dostu olmaktan kurtulamaz.

Havada uçsa, suda yürüse yine de bundan kendini kurtaramaz. Çünkü, böylesini havada uçuran, denizde yürüten şeytandır, rahman değildir.

* * *
İbn-i Teymiyye

AYET ve HADÄ°SLER

20 Ağustos 2019 Salı

İSRAİL-TÜRKİYE DOSTLUK GRUBU

Türk İsrail Dostluk Grubu Üyeleri listesi
Çarşamba, 02 Ağustos 2006 - (16:39)

https://sites.google.com/site/hanifcilikdindegildir/israil-dostluk-grubu

TÜRK-İSRAİL ile ilgili görsel sonucu
___________________________________


TÜRKİYE BAŞKANINA AÇIK MEKTUP.

Cumhur başkanına açık mektup
Hayatı, bir anlamda, araba kullanmaya benzetirim. Hep önüme bakarım. Ama ara sıra dikiz aynasına da göz atmak kaydıyla…


Sayın Cumhurbaşkanım,

Ülkemiz yakın tarihin en sıkıntılı dönemini yaşıyor. Çevremiz ve hatta içimiz adeta yangın yeri. Bu yangının acil olarak söndürülmesi gerekiyor.

Bunun için hepimize ağır sorumluluklar düşüyor. Ama en çok da size…

Hayatı, bir anlamda, araba kullanmaya benzetirim. Hep önüme bakarım. Ama ara sıra dikiz aynasına da göz atmak kaydıyla…

Yine öyle yapmak istiyorum. Önüme bakıyorum. ABD’nin FETÖ’yü darbeye ittiğini ve Türkiye’yi istediği gibi yönetmek istediğini görüyor ve kendimi doğal olarak sizin yanınızda konumlandırmak istiyorum. Ama dikiz aynasına göz attığımda, bir yandan BOP eş başkanlığınızı; diğer yandan jeopolitikderinlikten yoksun, öngörüsüz, ABD’ye koridor inşa etme olanağı sunan, 3 milyon vatandaşını beslemek zorunda kaldığımız harap edilmiş Suriye’yi görüyorum. Bulantı yaşıyorum…

Önüme dönüyor ve FETÖ’yle mücadelenin eksiksiz yapılması gerektiğine ve bunun için sizinle birlikte olmanın zorunluluğuna odaklanıyorum. Dikiz aynasına baktığımda, bu caninin sizden önce de bir geçmişi olmasına rağmen sizin sunduğunuz çok geniş imkânlar yüzünden devleti ele geçirdiğini görüyorum. Onunla yaptığınız yakın işbirliği sonucu, yargının, devlet kurumlarının ve özellikle TSK’nın genetiğiyle oynandığını ve 15 Temmuz darbesine giden yolun taşlarının katkılarınızla döşendiğini anımsıyorum. Sis bulutu içinde kalıyorum.

FETÖ İLE MÜCADELEDE BU ÜÇ ZATI MUHTEREME DOKUNULAMAMASINA ŞAŞIYORUM

Bu bağlamda, Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırırken elindeki Ergenekon ve Balyoz davalarını tamamlama hakkını bu haysiyet cellatlarına bıraktığınızı unutamıyorum.

Balyoz sanıkları TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonuna üç defa “bizi de inceleyin” diye dilekçeyle başvurduğunda kaale bile alınmadıklarını hatırlıyorum.

“Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyen Bülent Arınç’ın, 16 Temmuz sabahı uyandığında, "çeteyi yeni anladım" demesine hayıflanıyor; Türkiye’nin akciğerlerini söken bu cinayet örgütünün kim olduğunun yeni farkına varmasına/rol yapmasına acıyorum.

“Cemaat devleti ele geçirdi” iddialarına, Hüseyin Çelik’in “buna kargalar bile güler” dediğini; Balyoz Darbe Planı sahte, 2007 yılında piyasaya sürülmüş bir fontla yazılmış denildiğinde Sadullah Ergin’in Adalet Bakanı sıfatıyla “bunlar PR çalışması” nitelemesi yaptığını unutamıyorum.

Ancak FETÖ ile mücadele edilirken bu üç zatı muhtereme dokunulamıyor olmasına şaşıyorum(!)

“Üst akılın” FETÖ’den sonra son çare olarak devreye soktuğu PKK ile kararlı mücadeleniz cesaret veriyor ama devlet aklını silerek giriştiğiniz Açılım politikaları esnasında kamu güvenliği ve düzenini hiçe sayan anlayışınızı hatırlayıp donakalıyorum.

Arabayı çarpmamak için yeniden önüme dönüyorum. Sizin ve özellikle Başbakan Binali Yıldırım’ın konuşmalarından umutlanıyor, çok benimsemediğiniz ortak akıl üretme gayretine dönüş diye seviniyor; ancak aceleyle verilmiş TSK düzenlemelerini dikiz aynasında görünce, bu politikalarla mı sıkıntılı dönemi atlatacağız diye kendimi sorgulamaktan alıkoyamıyorum. Zamanlaması baştan aşağı yanlış bir uygulama görüyor, ister istemez bir arka plan sorgulamasına yöneliyorum. Kışlaların bu denli acele edilerek boşaltılmasını da, şehir içinde muharip birlik barındıran kışla olmamasını savunan bir kişi olarak benimsemiyorum.

1. ORDU KOMUTANI DA ASKERİ LİSE MEZUNU

Önüme dönüyor ve yanınızda olmak istiyorum. Ama dikiz aynasında askeri liseler ile ilgili kocaman yanlışınız orta yerde duruyor. Önceki ve mevcut Genelkurmay Başkanlarının sivil lise mezunu oldukları için darbeci olmadıklarını ileri sürüyorsunuz. Bu açıklamanız hem bu iki komutanın 15 Temmuz kalkışmasına giden yolda üslendikleri olumsuz rolleri görünmez kılıyor hem de darbenin önlenmesinde önemli bir payı olduğunu düşündüğüm 1. Ordu Komutanı’nın Kuleli Askeri Lisesi 1972 mezunu olduğu gerçeğini göz ardı ediyor.

Askeri lise, sivil lise tartışmasına hiç girmek istemiyor ve çok gereksiz buluyorum. Ama 15/16 Temmuz gecesinin İstanbul’da, Kara Kuvvetleri bazında bilebildiğim beş kahraman albayından dördünün askeri lise mezunu, birinin sivil lise mezunu olduğunu hatırlatmak istiyorum. Eğer o gece İstanbul’da daha çok kan dökülmediyse... Maltepe’deki 2. Zırhlı Tugay Komutanını derdest Hançeri Sayat ve Erkan Olgay albaylar (ikisi de tuğgeneral olmuştur) ve onların emirlerine uyanlar sayesindeydi. Her iki arkadaşımızın da askeri lise mezunu olduğunu hatırlayalım diyorum.

Aynı şekilde Topkule’deki 66. Mknz. Tugay’dan da daha çok tankın dışarı çıkmasını engelleyen Albay Sait Ertürk’ün askeri lise, Albay Davut Ala’nın sivil lise mezunu olduğunu bilelim istiyorum. Birincisi şehit, diğeri gazi olan bu iki muhterem arkadaşımızı neden bu tartışmanın tarafları yaptığınızı anlamıyorum. Oysa biri canını, diğeri bedeninden parçalar verdi alçaklara karşı direnerek…

Kuleli Askeri Lisesi mezunu olmakla övünen şehit Albay Sait Ertürk’ün ruhunu incitmeye hakkımız var mı, diye soruyorum.

Ömrünün üç yılını bu devletin Balyoz aptallığı yüzünden hapishanede geçirmek zorunda kalan, o gece ve gündüzü uyumadan geçiren ve bu arkadaşlarıyla iletişim halinde, alçak çete mensuplarına karşı mücadelesini uzaktan ama etkili olarak sürdüren Albay Nedim Ulusan’ın da askeri lise mezunu olmaktan övünç duyduğunu biliyorum.

İMAM HATİPLİ DARBECİLERİ NEREYE KOYACAĞIZ

Askeri liseleri kapatırken, ortaokul seviyesine kadar indirilen İmam Hatip Liselerinin darbeci mensuplarını nereye koyacağız? Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan uzaklaştırılan 3 bin civarında kurum mensubunun sanırım en az yüzde sekseni İmam Hatip Lisesi mezunu değil midir? Ya o haysiyet celladı hâkim ve savcıların, birisi açıklasa da hangi okul kökenli olduğunu öğrensek! Her İmam Hatipliyi masum ya da bunlara bakarak darbeci görmek ne kadar yanlışsa, askeri liselerin darbeci ürettiği tezi de o kadar yanlıştır.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Gelinen nokta iflas noktasıdır. Ama orada takılıp kalmak istemiyorum, kimse de istemiyor. Çünkü bu badireye seyirci kalma lüksümüz olmadığı gibi, çıkış yolu bulmak gibi bir sorumluluk omuzlarımıza çökmüştür. Bunun için aklı başında olan herkese görev düşüyor. Bu yolu açmak da size... Bunun için sade, basit ama zor bir yöntem var… Liyakati merkeze koymak ve sorun çözme becerisini devreye sokmak.

Bunun nasıl yapılacağı önemli ölçüde sizin göstereceğiniz ferasete bağlıdır. Bunun için sadece size oy verenleri değil, herkesi kucaklamanızı sizden bekliyoruz.

Cumhuriyet ve kurucularıyla kavga etmek bir yana onun herkesi hukuk karşısında eşitleyen felsefesine sahip çıkmanızı bekliyoruz.

Herkesin inancını kendisiyle Allah arasındaki bir ilişkiye indirgemesinin gerekliliği ortadadır. Bunun siyasal bir örgütlenme için yapı taşı olarak ele alınamayacağını ilke olarak benimsemenizi ve taraftarlarınıza benimsetmenizi bekliyoruz.

Her dediğinize “evet” diyen ve size ve ülkenin geleceğine zerrece katkısı olmadığı açığa çıkmış bazı danışmanlarınızı da etrafınızdan uzaklaştırmanızı, gerçeğin sadık bekçilerine çevrenizde yer vermenizi bekliyoruz.

TBMM’yi gerçek hüviyetine kavuşturma iradesini sergilemenizi bekliyoruz.

Bunları yapmadığınız takdirde, benim gibi düşünen milyonları ikna edemeyeceksiniz. Ve ülkenin çökme tehlikesini giderek büyütecek ve muhtemelen ilk altında kalan da siz olacaksınız! Çünkü deniz bitti…

Saygılarımla.

Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz

Odatv.com

https://odatv.com/cumhurbaskanina-acik-mektup-1608161200.html?fbclid=IwAR25g653wEy6qxBhv0vi8Ux8LxVk8drGqUyc0bJismvGG_DqigOh-csrKm8

16 Ekim 2017 Pazartesi

Murat Çobanoğlu - Yirminci Asrın Sonuna

ZSA ZSA GABUR KİMDİR?

26 Temmuz 2017 Çarşamba

Bediüzzaman Diyorki


Bediüzzaman Diyorki

”Bir tek gayem vardır: O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, âlem-i İslâm’ın iman esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün mevcudiyetimle bunlarla mücâdele ederek gençleri ve Müslümanları imana dâvet ediyorum.,, (Şuâlar, s. 427),,
*

Big HugRunningJeepDuel GunsBible 2GrenadeProudGrenadeBible 2It

Diğer Listelerim